HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ
  SAYFA 4
 
HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ
www.hantekdergisi.tr.gg              | SAYI 9 | 04.09.2009 |

Y A N G I N    K U Ş L A R I
                                         Latif KÖYBAŞ
Gidecek mi oraya? O soğuk; buzlu rüzgârlarında astımların gezindiği, fırtınası hırçın yere.
 
Gitmesin!Bırakmasın beni. Akşamüstü hüzünlerime sevinçlerin karıştığı sesiyle gelsin. “Tombişim” desin. Kuş çığlıkları karışsın bitmemiş oyunlarıma.
Kelebek yorgunu yumuşak ellerinde ısınsın yanaklarım.
 
Uzun ipeksi saçlarında durgun rüzgârların pusuya yattığı, gizli sevdalarında güvercinlerin kanat çırptığı Behiye Ablam, gitmesin kalsın!
 
“Yoksulluğun gözü kör olsun, dikenli gömlek! Nereye gider, nerede kalır, kimlerle karşılaşır, zaman da kötü anacım... bilmem ki!”
 
Alnındaki derin çizgilerde, dinlenmeyi unutmuş yorgun kervanlar, şimdi de biricik kızını alıp götürecek miydi Nimet anadan?
 
“Kim dedi, nasıl aklına soktular bu Almanya gurbetini! Gitmese, yine böyle devam etse, akşam ezanlarından sonra bir beklediğim olsaydı yine. Ölümümü bile göremez artık. Gelmez, gelemez buralara... Oralara gidenin gölgesi kalıyor. Bir de bitmeyen hasreti: Dokunulmayan, kucaklanmayan, gözlerimizi yaşlı bırakan sevgisi...”
 
Dert yüklü yanık yüreğini sık sık serinletmeye koştu bize. Yalnızlık korkusunun koyu gölgeli tortusunu dağıtmak için anlattı durdu neneme anneme. Çin malı porselen fincanlarda içilen kahvelerde avuttu üzüntüsünü. Dibi kara fincanın bahtına benzerliğinden dem vurdu. Nenemin fal açarken okuduğu dualarla ısıttı ayaz karanlığı umutlarını.
 
Çocuk yüreğimin küçük dar yollarında biriken sevinç kırıntıları, o’da giderse ne yaparım diye arada bir yokluyordu zihnimi. Konfeksiyon mağazasında işi bitip eve döndüğü zamanlarda, bir başka görünürdü gözüme. İşyerindeki kıyafetlerini çıkarmış; ev halinin kendine has sadeliğinde sanki bir masal kızı oluverirdi. Kapının girişindeki çeşmede bulaşık yıkarken hali, konuşurken, kireçleri dökük duvarlarda begonya gölgesi hüzünlerin serinlettiği sesiyle, daha biraz önce sokakta gördüğüm Behiye Ablamdan başka birini çıkarırdı karşıma.
 
“Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini...” Behiye Aksoy’un kadifemsi sesi duyulurdu arada. Ne kadar çok dinlerdi! Benim göremediğim, aklımın ermediği bir yerlerde, yüreğinin gizlisinde sakladığı bir inci tanesi, unutamadığı bir ışıltının yanıtı olmayan, aldatan sevdası mıydı? Unutan kimdi, unutulan... gözlerinin rengi... ya da unutulmayı bekleyenler?
 
Gitmesin kalsındı. Yine bulaşık yıkasın, onu evlenmek için istemeye gelenleri o istemesin beğenmesindi. Yeni moda giyimlerden, makyaj malzemelerinden bahsetsin, artık yaşın geldi evlenmeyecek misin diye soranlara dudağının kenarında biriken mahcubiyetle yanıtlar verip içinde ulaşamadığı özlemlerin üzerine çöken yolsulluğunu gizlesindi... gitmesindi.

[Devamı Arka Sayfada]
Sayfa Numaralarına Basıp Dergimizi İnceleyebilirsiniz.
01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30
 
 
  Bugün 27 ziyaretçi (29 klik) kişi burdaydı!

Anasayfa | Künye | Ürün Gönder |
HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ @ 4 Ocak 2009 - HENDEK
[ Tüm hakları saklıdır]

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol