HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ
  SAYFA 17
 
HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ
www.hantekdergisi.tr.gg              | SAYI 9 | 04.09.2009 |
 

B E L K İ   B İ R   G Ü N !
                                         İbrahim Sarp BAYSU
...
Patron ana da bu konuşmalardan sonra gözlerini Ebru’ya çevirip hafifçe tebessüm ederek.
-Bu daha işin tozu dumanı, daha neler var neler dedi.
Ebrunun surat ifadesi gurur kadar dik duruyordu. Gözünü korkutan pek bir şey değilmiş gibi aldırmaz bakışlarla alaycı bir tebessümle yetindi.
Bu sır gibi kadının, içinde define barındıran topraklar kadar çekiciliğine rağmen kendini avcıların eline atması çok kafa karıştırıcıydı. Her söze pat diye cevap veren ve hiç duraksamayan patron ana bu kez kızların söylediklerine tepkisiz kalıp uzunca dalıyordu.
Kızlar teker-teker tanıştıktan sonra Ebru’nun ilgisini patron ananında beklediği gibi Aysel çekmişti. Onunla daha çok konuşuyor ve sorular soruyorlardı birbirlerine.
Patron ananın içinde konduramadığı uyarı sinyalleri var ve çok tedirgin oluyordu.
Böyle ansızın güzel bir kadının bu tarz bir batağa severek ve isteyerek saplanması akıl işi değildi. Ama zaten uzun süredir sürekli gelen müşterilerin yeni bir kız bulsan sözleri aklına geldikçe içten içe mutlu olmuyor da değildi. Kazanabileceği müşterileri kafasından hesaplıyor adeta para konusunda bir basamak daha yukarı çıkacağını seziyordu. O bu düşüncelere dalıp gitmişken kızlar dağılmış Aysel ve Ebru’da cam kenarına geçmiş laflıyorlardı.
Aysel Ebru’ya bulundukları yerin özelliklerini kazanabilecekleri parayı ve türlü-türlü şeyleri anlatıyordu. Arada hayallerini de katmıyor değildi. Aysel’de bu hayattan pek memnun sayılmazdı. Oda şaşırmıştı Ebru’nun durumuna. Gerçekten çok kafa karıştırıcıydı. Ama Aysel genelde uzatıp kafaya takmaktansa kısa tutup fırlatıp attığı için bu konunun da üstüne durmamıştı ya da öyle görünüyordu. Hiç olmadığı kadar sessizliğe bürünmüştü oda. Aralarda dalıyor sessizce düşünüyordu. Hayallerinden bahsetmeye başlamıştı ki, patron ana birden yüksek sesle ağzından damlayan küfürbaz cümlelerle daldı sohbetin içine. Aysel yaşamak istediği hayatı anlatıyordu. Patron ana Ebru’nun gözlerinin içine bakarak Aysel’e üstüne basa-basa ya bu hayata girmeyecektin ya da mecburen kalmayı bileceksin diyordu. Saatlerde akşamın yüzünü yalamaya başlamıştı çoktan. Gün yarının elini öpüyordu artık. Müşteride gelmemişti. Kızlar odalarına girip yorgun hayatlarının yorduğu yorgun bedenlerini yataklarına bıraktılar. Hepsi başka bir dünyada bedenleri bu günah evinde yaşamaya mahkumken. Ebru’ya bir oda veren patron ana, herkesin uyumasını beklerken liseli aşıklar gibi kıpır-kıpır olmuştu. Nihayetinde gece olup herkes uyumuştu. Patron ana hemen telefon başına geçip müjdelerini dağıtıyordu müşterilerine. Ardı ardına randevuları alıyor, sanki kasasına tomarla para atar gibi seviniyordu. İçindeki korkularsa gece gibiydi. Gecenin de gündüzü vardır diyerek takmıyordu kafasına. Yatağına uzanıp günün en karlı misafirini ağırlamanın verdiği mutlulukla uykuya dalmıştı.
Sabahın ilk ışıklarında uyanıp yorucu bir güne uyandırıyordu kızları. En son Ebru’yu uyandırmak istiyordu. O bu derken herkes uyanmıştı. Ebru’nun odasının önüne gelip kapıyı çaldı ama ses gelmiyordu. Dayanamayıp Ebru giriyorum dedi ve kapıyı açıp içeri girince odanın boş olduğunu gördü. Oda Ebru’ya verildiği gibiydi. Hiçbir eksik yoktu Ebru’dan başka. Yatağın üstünde beyaz bir kağıt ilişti gözüne. Bir nottu bu. Hemen alıp okumaya başladı.
Notta şöyle yazıyordu;
Merhaba anne, ya da patron ana. Dün seninle, senin gözlerinle baktım dünyaya ya da bakmak istedim. Senin verdiğin gözlerle sana baktım. Tanıyamadın ve ben bir kez daha öldüm. Yanmaya yanmış gönlüm bir kez daha yanmıştı. Sen buralara patron olmuş benim annemdin. Burada olmak istemem için pek kayda değer bir şey yok demiştim ya. Meğer öyleymiş. Haklıymışım. Şimdi senden uzaklara gidiyorum. Sanki bugün doğmuşçasına ve ölmüşçesine kaçıyorum her şeyden. Biliyor musun babamı hiç öpmedim ben. Hiçbir erkek değmedi ellerime. Belki sana değmiştir diye elleri. Hiç dokundurmadım kendime. Babama hiç inanmadım ben. Seni sevmiyor diye yalan söylüyor senin için dedim hep. Aslında ben hiç inanmadım sana bir parçamdan başkasının dokunduğuna. Aslında buraya ölmeye gelmiştim. Ve yaptım da. Sen aldırma. Acımasın canın. Hiç görmediğim annem kaldın hep öyle de kalacaksın patron ana. Öyle kalacaksın.
Odanın hiçbir eksiği yoktu ama şimdi çok fazlalığı vardı. Havası ölüm, her köşesi cehennem olmuştu. Bir evladın çığlıkları paramparça etmişti her yanı. Gözyaşları tırnaklarını sonuna kadar geçirmişti duvarlara.
Hiçbir eksiği yoktu odanın. Ama şimdi bir anne ve kızının cansız bedeni fazlaydı bu odada.
Kimse görmüyor kimse duymuyordu ve hep öyle kalacaktı.

İbrahim BAYSU
İSTANBUL
Sayfa Numaralarına Basıp Dergimizi İnceleyebilirsiniz.
01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15
16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30
 
 
  Bugün 33 ziyaretçi (36 klik) kişi burdaydı!

Anasayfa | Künye | Ürün Gönder |
HANTEK EDEBİYAT DERGİSİ @ 4 Ocak 2009 - HENDEK
[ Tüm hakları saklıdır]

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol