Yıllarca yaşadığımı sandığım mutluluğun kalıntılarında sen gittikten sonra boğulmaya başladım. Aslında yaşanılanın mutluluk değil de bir yanılgı olduğunu görmek ve sen gittikten sonra insanlara güvenini yitirmiş bir insan olarak kalmak, hayatın boşluğunun ifadesi oluyordu bedenimde.
Seni artık o büyük tutkuyla sevmesem de anılar rahat durmuyor. Bir şarkıda, gördüğüm bir mekanda, seninle aynı adı taşıyan birini gördüğümde aklımın bir köşesinde yüzün canlanıveriyor. Rahat bırakmıyor, tamamen silinmeni engelliyor bütün bunlar.
Oysaki sen belki de hayatının tadını alabildiğince yaşıyor, anıların beyninde gezinmesine izin vermiyorsun. Hayata karşı tek sorum var seninle ilgili. Fazla değer verip fazla seven ben ama hayatına anıları yüzünden devam edemeyen yine ben. Ya zamanı var mutluluğun yada hak etmiyorum mutluluk kapılarını.
***
Hayattan kısa soluklar...
Hayat mıydı canımızı acıtan yoksa hayatın acılara dayanmayı öğretemediğinden miydi canımızın acıması.
Yorgun düştük zamanla acıları gördük belki de sadece hayatta. Ama hiç düşünmedik acıların bizi büyüttüğünü, acıların sonunda mutluluğa dönüştüğünü hiç akıl edemedik.
Çektiğim acıların başladığı noktayı hatırlıyorum da çocuktum ufacık bir çocuk. Belki yaş olarak henüz 17 idim ama ruhum çocuktu yaşımla bağdaşmıyordu.
Acı çekmek olgunlaşmak demektir. Acılarımın bile sebepleri varmış bunu yıllar sonra geriye doğru baktığımda anladım. Oysa o acıları çekerken isyan etmiştim. Nedenleri dizmiştim ardı ardına. Nedenler, isyanlar, sorgulamalar…
Biri geliyor bir gün hayatına zorla giriyor. Sen istemediğin anda zorluyor kapıları açmaya çalışıyor. Direniyorsun ama ısrar ediyor. Bu kadar ısrar sonucunda ise sen kalbini açıyorsun o ise sana sadece acı bırakıyor ve çekip gidiyor. Sonrasında başlıyor isyanlar neden sorgulamalar.
Sonra sütten ağzım yandı diyip bu işlerden uzak durmaya çalışsan da o yaratıklar tükenmediğinden bir başka versiyonu hayatını zorlamaya başlıyor. Yine aynı senaryoyu yaşıyorsun. Bitmiyor tükenmiyor.
Yine acı, yine dert, yine can yanması…
Artık canım yansa da şükretmeyi öğrendim. Bu kadar acıyı çekmemin bir nedeni olmalı.
Belki de daha yeteri kadar büyümedim. Belki de mutlu olmak için gereken gün gelmedi henüz.
Seda SÖYLEMEZ
İSTANBUL